“Dominic David Fike” ya da hepimizin bildiği adıyla “Dominic Fike” 30 Aralık 1995’de Florida’da doğdu. Fike’ın hepimizin hayatına girişi SoundCloud’da yayınladığı demolarla oldu ve bu demolarla kısa sürede alternatif tarzlarda müzik dinlemeyi seven birçok kişinin dikkatini çekmeyi başardı. Kendisinin ilk mixtape’i Don’t Forget About Me, Demos’un (2018) yayınlanmasının ardından, hemen hemen birçok şirketin de dikkatini çekmeyi başardı ve sonunda Fike, Columbia Records ile anlaşmaya karar verdi. Fike’ı asıl özel kılan şey, müziğini birbirinden güzel gitar riff’leriyle beslerken, aynı zamanda da asla hiphop kültürüyle bağlarını koparmamasıydı. Rap elementlerini ustaca müziğine işlerken aynı anda da müziğinde sanatsal kaygıyı da bırakmıyor ve şarkılarında dinleyicilerini müzikal bir şekilde de etkilemeyi başarabiliyordu.

Dominic Fike ve eski sevgilisi Hunter Schafer

Bu da aslında kendi müziğinin bu kadar revaçta olmasının bir numaralı sebeplerinden birisiydi. Çünkü rap müziğin Atlanta, Houston, Los Angeles stillerinin içine sıkışıp, endüstrileştiği günlerde, farklı bir müzik tarzı arayan insanlar için Fike’ın müziği çölde bir vaha bulmak gibiydi ve bu sayede de müziği milyonlarca insanlara erişebildi. Dominic Fike’ın bahsettiğim bu müzikal yönü “3 Nights” adlı şarkısında çok net bir şekilde görülebiliyordu ve bu sayede de şarkı birçok ülkede ilk ona girdi. Albümdeki bir diğer şarkı “Babydoll” da yine hit olmayı başarabilen şarkılardan ve bizim de dinlemeyen okurlarımız için başka bir önerimiz olsun diyebiliriz. Daha sonrasında Fike büyüyen bu ününü diğer daha da yaymak için birçok farklı projede ve şarkıda yer aldı.

ŞÖHRETİN AYDINLIK YÜZÜ

Dominic Fike, Coachella 2023

Amerikalı ünlü alternatif rap grubu Brockhampton ve Halsey ile iş birliği yapan Fike ardından, McCartney III Imagined albümü için Paul McCartney’nin “The Kiss of Venus” adlı şarkısının cover’ını kaydetti. ayrıca kendisinin Clairo’nun ünlü şarkısı “Bags” için yaptığı cover çalışmasını da mutlaka tavsiye ederiz. Yıllar 2020’ye geldiğinde artık Dominic Fike, What Could Possibly Go Wrong, adlı ilk stüdyo albümünü hazırlamaya hazırdı. Albüm, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya dahil olmak üzere birçok ülkede ilk 50’ye girdi. Fike, “What Could Go Wrong”u yayınladığında piyasada da büyük popülerlik kazandı ve bu popülerlik ona birçok kapıyı da açtı. Ancak bu popülerlik, hayatında karşılaştığı sorunlara da ışık tutuyordu. Sorumsuz ebeveynlerden tutun, uyuşturucu ve alkol bağımlılığına ve hapis cezasına kadar, Fike hayatın bir insana sunabileceği en kötü şeyleri gördü.

ŞÖHRETİN ARKASINDAKİ MASKE

Fike, her iki ebeveyninin de eroin bağımlısı olduğu bir evde büyümüştü. Bu zor hayat koşulları, kendisinin ve kardeşlerinin ebeveynlerinin yardımı ve desteği olmadan bağımsız bir şekilde büyümelerine neden oldu. Bu ayrıca Fike’ın sorunlardan kaçmak uyuşturucu ve alkole yönelmesine de neden oldu. Fike, The Guardian’a verdiği bir röportajda, “Ne tür bir uyuşturucu kullanırsam kullanayım, çok fazla kullanırdım – neredeyse ölüme yakın, gerçeküstü bir deneyime [kadar]. Uyuşturucunun böyle kullanıldığını düşündüm – ölmeden önce son raddeye kadar kullanmalıyım” dedi.

Dominic Fike’ın Mugshot’ı

Bir kaçamak mekanizması olarak başlayan şey, Fike için hızla büyük bir soruna dönüştü ve hapis cezasıyla sonuçlandı. 2016 yılında, ev hapsindeyken Fike, uyuşturucu testinden geçemeyince bir polis memuruna saldırdı ve bir yıl hapis cezası aldı. Fike, hapis cezası sırasında müzik yayınlayamamakla mücadele etti ancak cezasının yaklaşık altıncı ayında, menajeri Fike’ın hapse girmeden önce bahsettiğimiz “Don’t Forget About Me, Demos” adlı altı parçalık EP’yi yayınladı. Bu, Fike’ın hapiste geçirdiği süre boyunca zihnini toparlamak için tam olarak ihtiyaç duyduğu şeydi.

NORMALE DÖNÜŞ

Fike çalkantılı süreçlerden sonra, bir mixtape, bir stüdyo albümü ve onlarca ünlü sanatçıyla iş yayınlamıştı. Ama artık onun için kendi yükselişini başlatma zamanı gelmişti. Kendisini ilk başta “Euphoria” adlı ünlü dizinin ikinci sezonunda -aşırı ironik bir şekilde- uyuşturucu bağımlısı bir genç olan Elliot’ı canlandırdı ve oyunculuk yetenekleriyle de kendini kanıtlamayı başardı. Ancak tabii ki de kendisinin şu ana kadarki eriştiği en yüksek nokta müzikle olacaktı ve bu da tabii ki kendisinin en ünlü albümü sayabileceğimiz “Sunburn” albümü.

“Sunburn” albüm kapağı

SUNBURN

Albümün çıkış parçası “Mona Lisa” tabii ki “Spider Man Across the Spider Verse” filminin orijinal soundtrack albümüne eklenince, ünü hemen tüm dünyaya yayıldı ve kısa sürede hit oldu. Albüm genel olarak, alternatif rock-alternatif rap gibi tarzları tek potada eritmesiyle tüm severlerini mest etti diyebiliriz. Albümden özellikle “Mama’s Boy, Think Fast ve Ant Pile” gibi şarkılar ön plana çıktı ve albümde Fike’a tek eşlik eden kişi(ler) alternatif rock’ın en önemli gruplarından Weezer grubuydu. Şarkı sözlerinin genel teması “kıskançlık, bağımlılık, aşk, pişmanlıklar ve kalp kırıklıkları” diyebiliriz. Sunburn, En İyi Rock & Alternatif Albüm listesinde 4 numaraya kadar yükselebildi, ABD Billboard 200’de de 30 numaradan giriş yaptı. Albüm ayrıca Kanada Albüm Listesi’nde 28 numaradan giriş yaptı.

Dominic Fike 2024’ün sonlarına doğru “14 Minutes” adlı kısa bir çalışma yayınlasa da beklentiyi karşılayamadı, ancak son çıkan haberlere göre kendisinin “Euphoria”nın üçüncü sezonunda da olması bekleniyor. Müziği hakkındaysa şu aralar hayatına odaklandığını söylüyor, bu yüzden kendisinden yeni bir müzik ne zaman duyarız, bilemiyoruz

“I think life is a game
I’m just play along
I had something to say then forget what it was”
-Dominic Fike

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Trending